KARGO BEDAVA
4.8 (214 yorum)
850,00 TL KDV Dahil

SMMM Vergi Hukuku - Vergi Borcunu Sona Erdiren Nedenler Konu Anlatımı

Sitemizin bu bölümünde SMMM Staja Başlama Vergi Hukuku - Vergi Borcunu Sona Erdiren Nedenler konusunu anlatacağız. SMMM Vergi Hukuku Eğitim Setini sahip olarak, uzman kadromuz ile hazırlanan SMMM Vergi Hukuku Eğitim Setimde konu anlatımı, bütün konuya ait soru çözümlerini, çıkmış soru çözümleri, çıkabilecek sorularını rahatlıkla bulabilirsiniz.

VERGİ BORCUNU SONA ERDİREN NEDENLER

ÖDEME

Ödeme, vergi borcunun yükümlü tarafından yasalara uygun biçimde yerine getirilmesidir (VUK. m.23). İşlemin vergi idaresi yönünden ifadesine tahsil denilir. Tahsil vergilendirme aşamalarının sonuncusudur.Tarh,tebliğ ve tahakkuktan sonra gelir.Genel olarak tahakkuk eden bir vergi borcu ödenmek suretiyle sona erer. Tahakkuk etmemiş vergiler kural olarak ödenmeyecegi gibi alacaklı vergi idaresi tarafından da istenemez .Bir verginin tahsil edilebilmesi için tahakkuk etmiş olması gerekmekle birlikte bazı vergilerde bu iki aşama çakışmakta, vergi, tahsil edildiği anda tahakkuk etmiş olmaktadır. Örneğin pul yapıştırmak suretiyle alınan damga vergisinde tahakkuk ve tahsil pulun kullanıldığı anda gerçekleşir. Tahakkuku tahsile bağlı vergiler denilen bu gibi vergilerde, verginin tahsili tahakkuku da içine alır (VUK. m.24).

Ödeme Zamanı : Vergi borçları kendi kanunlarında gösterilen süreler içinde ödenir. Ödeme süresinin son günü verginin vade tarihidir. Örneğin gelir vergisi mart ve temmuz olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

Özel ödeme zamanları:Ödeme zamanları yasalarla belirtilmekle birlikte, bazen yasalar koydukları genel kuralın dışında özel ödeme zamanları öngörürler; bazen da yasalarda yazılı ödeme zamanları uzatılır.

Özel ödeme zamanlarına ilişkin hükümler hem Vergi Usul Kanununda, hem de tek tek vergi yasalarında yer almaktadır. Vergi Usul Kanununa göre (m.112):

— Resen veya ikmalen tarh edilen vergiler taksit zamanlarından önce tahakkuk etmişse taksit süresi içinde, taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse, geçmiş taksitler tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir. (m.112/1). Resen veya ikmalen tarh edilen vergilere karşı yükümlü vergi mahkemesine başvurabileceğinden bu vergiler ancak 30 günlük dava açma süresinin geçirilmesinden sonra tahakkuk ederler. Tahakkuk tarihinden itibaren de bir aylık ödeme süresi tanındığına göre, taksit süreleri geçtikten sonra tahakkuk eden resen veya ikmalen tarh edilen vergiler tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde ödenmiş olurlar.

— Ülkeyi terk ve ölüm gibi yükümlülüğü kaldıran durumlarda beyan üzerine tarh edilen vergiler beyanname verme süreleri içinde ödenir. Yükümlünün, vadesi bu süreden sonra gelen vergileri de bu sürede alınır (VUK.m.112/2).

— Vergi mahkemesinde dava açıldığı için tahsili durdurulan vergilerden taksit süresi geçmiş olanlar mahkemenin kararına göre hesaplanan vergi ihbarnamesinin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. (m.112/3); taksit süreleri henüz geçmemiş olanlar ise taksit zamanlarında ödenir.

Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesinin öngördüğü yukarıdaki hükümler dışında vergi yasalarında da özel ödeme zamanları da mevcuttur.Vergi yasalarında belirlenen ödeme süreleri bazı durumlarda Vergi Usul Kanununun veya diğer yasaların emredici hükmü gereğince uzamakta, bazı durumlarda ise yasanın verdiği yetkiye dayanarak Maliye Bakanlığınca uzatılmaktadır. Vergi Usul Kanununda (m.13) sayılan mücbir sebeplerden birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez (VUK. m.15). Bu durumda ödeme süreleri uzar; vade uzayan sürenin bittiği gündür (VUK. m.111/3). Yine veraset intikal vergisinde, emlak vergisinde ve zor durumda bulunmaları nedeniyle vergiye ilişkin ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlar bakımından belirli koşullara uyulması kaydıyla süreler uzayabilir.

Vergi Borcunun Ödenmemesinin Hukukî Sonuçları :Yasaların belirlediği süreler içinde borcunu ödemeyen vergi yükümlüsü, idarenin herhangi bir işlemine gerek olmadan mütemerrit duruma düşer. Vergilendirmeden doğan alacak ve borç ilişkisi kamusal nitelikte olduğundan ödeme süresinin son bulması ile birlikte, vergi yasalarının öngördüğü yaptırımlar yükümlü hakkında kendiliğinden işlerlik kazanır. Vergi sistemimizde yükümlünün temerrüdü başlıca şu sonuçlar doğar.

Vadesinde Ödenmeyen Alacağa Gecikme Zammı Uygulanması .Vergi borcunun zamanında ödenmemesinin doğurduğu hukukî sonuçlardan biri ödenmesi geciken alacağa gecikme zammı uygulanmasıdır. . Alacağın süresi içinde ödenmeyen kısmına vade gününü izleyen günden itibaren her aylık süre için ayrı ayrı olarak % 3 (2005/8551Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanunun 51 inci Maddesine İlişkin B.K.K). gereğince 02/03/2005 Tarihinden İtibaren Her Ay İçin%3gecikme zammı uygulanır; ay kesirleri tam ay olarak alınır. Vergi ziyaı cezası hariç olmak üzere ceza niteliğindeki kamu alacaklarına ayrıca gecikme zammı uygulanmaz.

Gecikme zammının ceza niteliğinde olup olmadığı tartışmalıdır. Devlete, il özel idarelerine, belediyelere ait vergi, resim, harç... gibi aslî ve gecikme zammı, faiz gibi fer’i kamu alacaklarından söz eden yasa maddesinden (AATUHK.m.1), zammın ceza niteliği taşımadığı, yasa koyucunun gecikme zammına asıl borca bağlı bir fer’i borç niteliği tanıdığı sonucu çıkarılabilir. Gecikme zammının cezai nitelik taşımaması ölüm halinde cezalarla birlikte gecikme zammının da düşmesine engel olur.

Gecikme Zammı- Gecikme Faizi: Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesi, re’sen ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlarda dava konusu yapılmadan kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar, dava konusu yapılan vergilerde ise yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için, 6183 sayılı yasada belirtilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağını belirtmektedir. Bu ifadelerle 1986 yılından itibaren vergi uygulamamıza gecikme zammının yanında bir de gecikme faizi girmiştir. Bu iki kavramı karıştırmamak gerekir. Gecikme zammı muaccel hale gelmiş her çeşit kamu alacağına vade tarihini izleyen günden itibaren uygulandığı halde, gecikme faizi sadece re’sen, ikmalen ve idarece tarh edilen vergilerde uygulama alanı bulmaktadır; yani tarh edilmiş ve tahakkuk etmiş, ancak vadesinde ödenmemiş vergilere değil, hiç tarh edilmemiş veya eksik tarh edilmiş vergilere uygulanır.

Cebri İcra Yoluyla Tahsil :Vergi borcunun vadesinde ödenmemesinden doğan bir diğer hukukî sonuç ta bu alacağı cebrî icra yoluyla tahsil edebilme olanağının doğmasıdır. Kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereği “ödeme emri” ile tebliğ olunur. Ödeme emrine borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarı, nereye ödeneceği, süresinde ödenmediği veya mal bildiriminde bulunulmadığı takdirde borcun cebren tahsil edileceği ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı yazılır (AATUHK.m.55). Cebren tahsil şu yollardan birinin uygulanması suretiyle yapılır: Vergi borçlusu teminat göstermiş ise teminat paraya çevrilir veya kefile başvurulur; borçlunun borcuna yetecek miktardaki malları haczedilerek paraya çevrilir.

Ödeme Yeri :Vergi borcu, yükümlünün bağlı olduğu vergi dairesine ödenir. (VUK.m.110/1). Vergi dairesi yükümlüyü tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden kamu idaresidir. (VUK.m.4/1).Yükümlülerin vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı oldukları vergi yasalarıyla, bu yasalarda açıkça yazılı olmayan hallerde Maliye Bakanlığınca belirlenir (VUK.m.4/2).

Verginin Tahsil Şekilleri :Vergilerin toplanmasında başvurulan usuller çeşitli evrelerden geçmiştir. Bir zamanlar halkın temsilcileri eliyle veya iltizam usulü ile toplanan vergiler günümüzde devlet tarafından alınmaktadır. Günümüzde yükümlüler vergilerini doğrudan doğruya vergi dairelerine yatırmakta , dairelerin yetkili ve sorumlu memurları tarafından verilecek makbuz karşılığı yapılmaktadır. Vergiler doğrudan doğruya tahsil dairelerine yatırılabileceği gibi Maliye Bakanlığının belirleyeceği bankalar aracılığı ile de ödenebilir. Başka bir tahsil şekli de verginin kaynakta kesilmesidir. En geniş biçimde gelir vergisinde uygulanan bu tahsil şeklinde, ödeme konusu para hak sahiplerine verilmeden önce vergi ödemeyi yapanlarca kesilerek yatırılır. Bu usulün hem vergi kaçırılmasını önlemek, hem de yükümlü sayısını en aza indirmek gibi yararları vardır.

ZAMANAŞIMI

Ödeme dışında vergi borcunu sona erdiren en önemli nedenlerden biri zamanaşımıdır. Bu nedenle alacaklı kamu idaresi yasaların belirlediği süreler içinde vergiyi tahakkuk ettirmediği ya da tahsil etmediği takdirde artık bu işlemleri yapma olanağını kaybeder. Devletin vergi alma yetkisinin zamanaşımı süreleri ile sınırlandırılması vergiden doğan hukukî ilişkinin uzun zaman askıda kalmasını önler;

Vergi Usul Kanunu zamanaşımının yükümlünün bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceğini öngörmektedir (m.113/2). Belirtilen yararlarına karşılık zamanaşımı, borcunu düzenli biçimde ödeyen yükümlüler aleyhine adalet ve eşitlik ilkelerini zedeler.

Vergi hukukunda vergi idaresinin vergiyi isteme yetkisini sınırlandıran iki tür zamanaşımı vardır: Bunlar tahakkuk ve tahsil zamanaşımıdır.

Tahakkuk Zamanaşımı :Tahakkuk zamanaşımına ilişkin hükümler Vergi Usul Kanununda düzenlenmiştir. Vergi Usul Kanunu, vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve yükümlüye tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağını öngörmektedir (m.114/2). Beş yıllık süre, aksine hüküm bulunmadıkça, Vergi Usul Kanununa giren bütün vergiler için geçerlidir. Bununla birlikte Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ile Emlâk Vergisi Kanunu koydukları istisnai hükümlerle ( zamanaşımının başlangıcını idarenin öğrendiği tarihe bağlamak suretiyle) bu süreyi uzatmışlardır.

Vergi cezalarında ise vergi ziyaı suçu için 5 yıl olan zamanaşımı süresi usulsüzlük suçları için iki yıl olarak saptanmıştır. (VUK.m.374). Vergi ziyaı suçu ile usulsüzlük suçunun birleşmesi halinde ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir. Tahakkuk zamanaşımı süresinin dolmasıyla alacaklı vergi dairesinin vergiyi tarh ve tebliğ etme yetkisi sona erer.

Zamanaşımı kurumu alacak-borç ilişkisinde yükümlünün çıkarlarına hizmet ettiği için, alacaklının da çıkarını korumak üzere zamanaşımı süresinin işlemesini durduran ve kesen nedenler kabul edilmiştir. Alacaklının alacağını izleme olanağının kalmaması veya bunun çok zor olması halinde zamanaşımı süresi durur; zamanaşımı, sürenin işlemesine engel durumun kalkmasıyla kaldığı yerden işlemeğe başlar. Zamanaşımının durması fiilî veya hukukî zorunluluklar gereği kabul edilmiştir. Ancak zamanaşımının durması alacaklı lehine tanınmış bir olanaktır. Buna rağmen alacaklı yükümlüyü izleyebilir. Yükümlü zamanaşımının durduğunu öne sürerek bu takibi geciktiremez. Vergi Usul Kanununa göre (m.114/2) matrah takdiri için vergi dairesince takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı, takdir komisyonu kararının vergi idaresine gelmesini izleyen günden itibaren yeniden işlemeğe başlar. Takdir komisyonu kararının zamanaşımı süresinin dolmasından önce veya bu süre dolduktan sonra vergi dairesine gelmesi arasında fark yoktur; iki durumda da zamanaşımı takdir komisyonunda geçen süre kadar durur.

Tahakkuk zamanaşımını durduran başka bir neden de mücbir sebeplerdir (VUK. m.15/1). Vergi Usul Kanunu mücbir sebeplerin meydana gelmesi halinde sürelerin, bu sebeplerin kalkmasına kadar işlemeyeceğini, tahakkuk zamanaşımının da işlemeyen süreler kadar uzayacağını öngörmektedir.

Tahsil Zamanaşımı :Tahsil zamanaşımı vergiler ve diğer bütün kamu alacakları için geçerli olarak Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda düzenlenmiştir. Bu kanuna göre kamu alacağı, vadesinin rastladığı yılı izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar (m.102/1). Aynı maddede para cezalarına ait özel kanunlardaki zamanaşımı hükümlerinin saklı olduğu belirtildiğinden, Türk Ceza Kanununda ve diğer para cezası hükmü taşıyan kanunlarda yer alan para cezalarına zamanaşımı bakımından bu hükmün uygulanmayacağı açıktır.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun tahsil zamanaşımının başlangıcını, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı olarak belirlemiştir. Verginin vadesi, o verginin ödeme süresinin son gününü ifade eder (AATUHK.m.37/3, VUK.m.111/2). Vergilerin ödeme süreleri tek tek vergi yasalarında belirlenmiş ve özel durumlar için de ayrı süreler saptanmıştır. Tahsil zamanaşımının işlemeğe başlaması bakımından vade tarihinin değil de vadeyi izleyen takvim yılının esas alınmasının nedeni, bütün yükümlülerin tabi oldukları zamanaşımını ayrı ayrı incelemekten idareyi kurtararak daha kolay çalışmasını sağlayabilmek düşüncesidir.

Tahsil zamanaşımı süresi dolduktan sonra alacaklı kamu idaresinin vergiyi tahsil edebilme yetkisi kalkar; ancak zamanaşımı süresinin dolmasından sonra yükümlünün rızası ile yapacağı ödemeler kabul edilir (m. 102/2).

Tahsil zamanaşımı süresinin işlemesine engel olan nedenler :

Tahsil zamanaşımı süresini durduran ve kesen nedenler Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerinde gösterilmiştir. 104 üncü maddede tahsil zamanaşımı süresini durduran nedenler üç grupta toplanmıştır. Bunlar:

- Vergi yükümlüsünün yabancı ülkede bulunması,

- Hileli iflas etmesi,

- Terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına olanak bulunmamasıdır.

Tahsil zamanaşımını kesen nedenler ise yasanın 103 üncü maddesinde on bent halinde gösterilmiştir.

- Ödeme, Haciz uygulaması, Cebren tahsil ve takip işlemleri sonunda yapılan her çeşit tahsilat, Ödeme emri tebliği, Mal bildirimi, mal edinme ve artmalarının bildirilmesi, ödeme, haciz vb işlemlerden herhangi birinin kefile veya yabancı kişi ve kurumlar mümessillerine uygulanması veya bunlar tarafından yapılması, Uyuşmazlık konusu kamu alacaklarında yargı organlarınca bozma kararı verilmesi, Kamu alacağının teminata bağlanması, Yargı organlarında yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi, İki kamu idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazı ile başvurulması.

Zamanaşımı süresi kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeğe başlar. Ancak zamanaşımının bir bozma kararı ile kesilmesi halinde, sürenin başlangıcı yeni vade gününün rastladığı yılı izleyen takvim yılının ilk günü olmaktadır. Kamu alacağının teminata bağlanması veya yürütmenin yargı organlarınca durdurulması hallerinde zamanaşımı süresi teminatın kalktığı, yürütmenin durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılının ilk günü işlemeğe başlar.

TAKAS

Takas (ödeşme) vergi borcunu sona erdiren bir neden olup, ayni cinsten olan karşılıklı ve muaccel iki borcu, daha küçük olanı oranında sona erdiren bir hukukî işlemdir. Borçlar Kanununa göre takas beyan edebilmek için “ayni cinsten” ve “muaccel”karşılıklı iki alacağın varlığı gereklidir (BK: m. 118). Bu durumda bulunan karşılıklı iki alacağın sahibi, birbirlerine olan borçlarını ayrı ayrı ifa etmek yerine, bir beyanla alacaklarını hesaben tahsil eder ve borç ilişkilerini sona erdirirler.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (m. 23), kamu idarelerince yükümlüden tahsil edilmiş olup, yasal nedenlerle iadesi gereken kamu alacaklarının, yükümlünün reddiyatı yapacak kamu idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle reddolunacağını öngörmektedir. Bu hükümde mahsup deyimi ile ifade edilmek istenilen şey aslında takas işlemidir. İki farklı deyimin birbirinin yerine kullanılması doğru değildir; çünkü takas ve mahsup hukukî nitelikleri itibariyle birbirlerinden farklıdırlar. Örneğin yurt dışında edinilen kazançlar üzerinden mahallinde ödenmiş bulunan gelir vergisi yıllık beyannamede gösterilen toplam vergiden indirilir; bu, takas değil mahsup işlemidir.

Vergi hukukunda tarafların takas isteminde bulunabilmesi için yükümlünün alacağının kesinlik kazanmış bulunması ve borcunun da muaccel olması gerekir. Bu nedenle örneğin idare, yükümlünün kendisinden olan muaccel alacağını onun halen vergi mahkemesinde bakılmakta olan ve dolayısıyla henüz tahakkuk etmemiş bulunan borcu ile takas edemez. Ayni nedenle yükümlü de hataen fazla ödeyip düzeltme dilekçesiyle idareden iadesini istemiş bulunduğu, fakat iadesine henüz karar verilmemiş bir alacağının muaccel bulunan bir vergi borcuna takas edilmesini isteyemez. Fakat yükümlünün idareden olan alacağı kesinlik kazanmış, başka deyimle kamu alacağı tahsil edilipte yasal nedenlerle iadesine karar verilip kendisine tebliğ edilmiş ve borcu da muaccel ise, verginin vadesi gelmeden önce yaptığı takas isteminin kabulü gerekir. Hatta yükümlü böyle bir istemde bulunmasa bile idarenin, muaccel olan vergi taksidini ödemediği için yükümlüye ödeme emri düzenlemeden önce, onun iadesine karar verilmiş olan muaccel alacağını vergi taksidine mahsup etmesi gerektiği içtihatlarca kabul edilmektedir.

Takası istenebilen borçlar, tahsil edilip de yasal nedenlerle yükümlüye iadesi gereken kamu alacakları ile, yükümlünün reddiyatı yapacak idareye olan muaccel borcudur; bunlar iki taraf için de kamu hukuku ilişkisinden doğar.

Kamu alacağı, devlet, il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i alacaklar ile bu idarelerin sözleşme, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulamasından doğan diğer alacakları ile bunların takip masraflarıdır (AATUHK. m. 1), Alacaklılık-borçluluk sıfatlarının birleşmesi sonucu yükümlünün takas isteminde bulunması ödemenin hukukî sonuçlarını doğurur; borç ortadan kalkar.

TERKİN

Terkin, bazı koşulların varlığı halinde vergi alacağını bütün hukukî sonuçları ile birlikte ortadan kaldıran bir idari işlemdir. Hernekadar bir verginin terkin edilebilmesi için şeklî olarak yükümlünün başvurusu gerekirse de bu, terkinin tek taraflı bir işlem olma niteliğini etkilemez. Terkin özel hukuktaki ibra, alacaktan feragat, alacaklının borçlusuna karşı alacak hakkını kullanmayacağını taahhüt etmesi, borcun bulunmadığının kabulü, hatta konkordato müesseselerine benzetilebilir. Ancak, terkin tek taraflı bir işlem olması bakımından özel hukuktaki alacaklının alacağından feragatına benzemektedir.

Terkin Nedenleri

Vergi hataları dolayısıyla yapılan terkinler, Yükümlü aleyhine doğmuş olan vergi hatalarının düzeltilmesi halinde vergi henüz tahakkuk etmemişse hatalı işlem düzeltilir; tahakkuk etmiş vergiler ise terkin edilir. Vergi ayni zamanda tahsil edilmiş ise terkin edilen vergi, yükümlüye iade edilir.

Yargı organlarının kararına dayanan terkinlerVergi yargı organlarının kararları uyarınca da tarh olunmuş veya tahakkuk etmiş vergiler terkin olunur. Bu yolla verginin terkin edilebilmesi için yargı organının verdiği kararın kesin nitelikte olması yahut süresi içinde üst mercie başvurulmadığı için kararın kesinleşmiş bulunması veya süresi içinde üst yargı organına başvurulmuş ise vergi mahkemesi kararının onaylanmış bulunması gerekir.

Vergi Usul Kanununun öngördüğü terkin nedenleri Yangın, yer sarsıntısı, su basması, don, kuraklık... ve benzeri doğal afetler sonucu malvarlıklarının en az üçte birini kaybeden yükümlülerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynaklarıyla ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları zararla orantılı olmak üzere Maliye Bakanlığınca kısmen veya tamamen terkin olunur (VUK.m.115). Terkin edilecek vergiler, doğal afetlerin vuku bulduğu tarihten önce kapanmış olan vergi dönemine ait ve henüz ödenmemiş bulunan vergilerdir; çünkü afetin doğduğu dönem içinde zaten zarar nedeniyle vergi matrahı ve vergi borcu doğmaz. Kapanmış döneme ait olsa bile doğal afetin vukuundan önce ödenmek suretiyle ortadan kalkmış olan vergi de terkin edilemez. Ancak yükümlü kapanmış döneme ait vergiyi afetin vukuundan sonra ödemiş ise bunun terkinini isteyebilmelidir. Doğal afetler sonucu mahsullerinin en az üçte birini kaybetmiş yükümlüler için de, zararın doğduğu hasat ve devşirme zamanına rastlayan yıla ait olmak üzere afete uğrayan arazi için tahakkuk ettirilen arazi vergisi borçları ve vergi cezaları zararla orantılı olarak terkin olunur (VUK. m.115).

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun öngördüğü terkin nedenleri

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda da (m.105) doğal afetler nedeniyle yapılacak terkine ilişkin bir hüküm bulunmaktadır. Bu maddenin son fıkrasında Vergi Usul Kanunu kapsamına giren kamu alacakları hakkında anılan yasa hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir. Bu nedenle Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun hükmü Vergi Usul Kanununun kapsamına girmeyen kamu alacakları için düzenlenmiştir; terkin yetkisi Maliye Bakanlığına değil, Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Yine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre, yapılan takip sonunda tahsili imkânsız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan 5 Ytl.(dahil) (5035 Sayılı Kanunun 48/2 maddesiyle değişen ibare. Geçerlilik:01.01.2004; Yürürlük:02.01.2004)kadar kamu alacakları kamu idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından terkin edilir (m.106) Ayni düzenleme Vergi Usul Kanununda (354 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2006’dan itibaren 14, - YTL)14 ytl. lira sınırı ile “tahakkuktan vazgeçme” adı altında yer almaktadır (VUK. mük. m. 115).

Vergi Borcunu Sona Erdiren Diğer Nedenler

Hata Düzeltme, Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır (VUK. m. 116) Yükümlü aleyhine yapılmış olan hesap ve vergilendirme hatalarının düzeltilmesi halinde düzeltilen miktar kadar vergi borcu sona erer.

Mahsup , Herhangi bir nedenden dolayı iadesi gereken verginin idare tarafından alacaklının tahakkuk etmiş diğer borçlarına mahsup edilmesi vergi borcunu ortadan kaldırır.

Uzlaşma, Resen, ikmalen ve idarece tarh edilen vergilerde idare ile yükümlüler karşı karşıya gelerek anlaşabilirler (VUK.3 üncü Bölüm, Ek. m.1). Uzlaşma gerçekleştiği takdirde idarenin vazgeçtiği miktardaki vergi borcu ve vergi borcu aslına bağlı olarak vergi cezası belli miktar itibariyle sona ermiş olur. Uzlaşma talebinin vergi mahkemesinde dava açma süresi içinde yapılması gerektiğinden (Ek m.1), uzlaşma sonucunda , henüz tahakkuk etmemiş, yani tarh edilmekle birlikte ödenmesi gerekli duruma gelmemiş borç son bulur.

Yargı Kararları, Yükümlüler tarh edilen vergi ve cezalara karşı süresi içinde vergi yargısı organlarına başvurabilirler. Yargı organlarının kararı vergi borcunun ve cezasının kısmen ya da tamamen kaldırılması yönünde olduğu takdirde yapılan idari işlem geri alınacağından vergi veya ceza o oranda sona erer.

Vergi Cezasını Sona Erdiren Nedenler

Ölüm, vergi cezalarının sona erme nedenidir (VUK. m.372). Ölümle vergi cezalarının son bulması cezaların şahsiliği ilkesinin sonucudur; buna karşılık ölenin vergi borçları devam eder, mirası reddetmemiş yasal veya mansup mirasçılara geçer. Sermaye şirketlerinin vergisiz birleşmesinde (KVK.m.37), birleşme nedeniyle kişiliği son bulan kurumun vergi borçları da, gerçek kişilerin ölümünde olduğu gibi, külli halefiyet nedeniyle birleşen kuruma geçer. Burada da vergi borcunun son bulması söz konusu değildir.

Ceza İndirimi, Vergi cezalarına özgü sona erme nedenlerinden biri de cezalarda indirimdir. Resen, ikmalen veya idarece tarh edilen vergilerde yükümlü veya sorumlu vergi mahkemesinde dava açma süresi içinde ilgili vergi dairesine başvurarak tarh edilen vergi veya vergi farkını ve yasada belirtilen indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını vadesinde veya teminat göstererek vadenin bitiminden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse vergi ziyaında kesilen cezanın birinci defada yarısı, daha sonra kesilen cezaların üçte biri, usulsüzlük cezalarının üçte biri indirilir (VUK. m.376). Yükümlü veya sorumlu cezada indirimden yararlandığı ölçüde vergi cezası sona erer.

Af, Devletin tek taraflı olarak alacağından vazgeçmesi demek olan af vergi cezalarının sona erme nedenlerindendir. Tarh edilmiş vergilerin belli süreler içinde ödenmesi kaydıyla bunlara ilişkin cezaların veya gecikme zamlarının affedileceği öngörülür. Af esas itibariyle vergi cezalarını sona erdiren bir neden olmakla birlikte bazen cezanın yanında vergi aslının bir kısmı da affedilmektedir.